30 Temmuz 2013 Salı








İnsanları sevindirin,
birbirinize gülümseyin,
Kitap okuyun
çay için

Ve çok sevin...

Çok  sevin.

19 yorum:

neslice tarifler dedi ki...

Yok etmese de her acıyı dindiriyormuş sevgi..

IŞIL dedi ki...

Sevmeseler de,hak etmeseler de seviyorum be Öyküm...

öykü dedi ki...

Ektekı parçayı dınledınız mı bılmıyorum

Mutlaka dınleyın..

Konusmak yerıne gecmıs notalar bu parçada..

lütfen dınleyın.




Adsız dedi ki...

Her an seni düşünüyorum
Her an seni düşünüyorum
Her an seni düşünüyorum
Her an seni düşünüyorum

Nâzım Hikmet - “Bu Şehir Güzelse Senin Yüzünden , 1959”

Atilla dedi ki...

Ait olamama,
farkındalık denilen şeyin yan etkisidir.

Sürekli sorgularsın gündelik yaşamı.
Neden erken kalkıyorum?
Neden konuşmaya bile tenezzül etmeyeceklerimin emirlerini yerine getiriyorum?

Neden bu insanlarla aynı atmosferde kalmak zorundayım?
Ve
Koyun olabilmekten gurur duyanlar arasında bir keçisindir artık.

Sistemin dediklerini,
kutsal bir buyrukmuş gibi yerine getirip ve bundan aşırı derece de haz duyan,
bu kıdemli koyunların arasında huzursuz olursun.


Parçayı dinlerken bunları düşündüm Öykü
Koyun olmayı reddedenlerden biri oldum hep

Ama sende bilirsin mutsuzluk artık hep yanıbaşındadır insanın, bunu tercih ettiğinde.

öykü dedi ki...

o kadar doğru seyler anlatmışsın ki atılla
katılıyorum demek kaldı bana

Atilla dedi ki...

Ben bir blog takipçisi değilim Öykü
Sana bir süre önce bir şeyler ararken tesadüf rastladım.O gün okuduğum yazın ,her yazını okuma merakı yarattı.Yazılarını çok samimi buluyorum

öykü dedi ki...

Tsk ederım Atılla
sevındım

Adsız dedi ki...

Yanlis sevmek sadece aci veriyo yuregimi yakiyor ilmik ilmik hic sonmeden hic azalmadan...sevmek aci veriyo

Ucan Karavan dedi ki...

Nasıl yapılıyor ki o? :S

maviye iz süren dedi ki...

Dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey..

Adsız dedi ki...

sevdin mi tam buradan
sevdin mi tam burada
ölürsen kalpten değil
ölürsen yürekten öleceksin

Biz sevmeyi bilemedik dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Biz kadınları hiç sevmedik!
Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik

Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık.
Kalçalarını sevdik...
Gerçekten güzel vücutlu ve "çıtırsa" daha çok sevdik...

Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep "baktık"
Her yerlerine iyice ve dikkatle baktık.
.
Bir daha ve bir daha...
Kadınların her yerlerine baktık ama gözlerine ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok geç olmuştu...

Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk.
Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu.
Eh! yozlaşan toplum ve geç gelen hatta hiç gelmeyen adalet olunca da 13-14 yaşındaki çocuklara bile dokunmaya başladık! Sapık damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü sapık diye haykıran ne kadar azdı!

Kadınlara dokunmada dünya sıralamasında üst yerlere geldik... 2009 itibariyle rakamlar oldukça "umut verici!!!"

% 40 ını sürekli dövdük
%45 ine duygusal şiddet uyguladık (küfür,hakaret,küçük düşürme)
%16 sına zorla sahip olduk (ve olmaya devam ediyoruz)

Tüm bunlara maruz kalan her 3 kadından biri intihara kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık (hem bize ne değil mi? Fener ya da Cimbom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık)

% 9 una daha masum birer çocukken bile dokunduk.

Adsız dedi ki...

Ama onlar hep sustular. Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı. "kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu amcan ya da komşun" bu da sana ders olsun, türünden tepkiler görecekti.

Ama bu ders o kadar acıdır ki biz erkekler bilemeyiz. Bizlere sorduklarında %25 imiz "bazı durumlarda kadın dövülür" demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik. İslami öğreti yalanları ile kadınları, kız çocuklarını bizlerin kölesi yapmaya başladık ve bu çabalar sonuçlarını vermeye başladı. Artık kadınlar o bildiğiniz kadınlar değil!.

% 51'i erkekler ile tartışmayı bile "saygısızlık" sanıyor artık. %36'sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış ya da inanmak zorunda kalmış. % 52'si "erkek kadından sorumludur" diyecek kadar kadınlığını unutmuş ya da unutturulmuş. % 49'u "erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz" diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş!

Hal böyleyken kabul edelim biz kadınları kullanmayı çok sevdik. Evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde...

Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep. Onlardan vitrin yaptık, imaj yaptık. Başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız..

Parti çalışmalarında kapı kapı dolaşanlar hep kadınlardı. Koşturan ve çabalayan hep kadınlardı. Miting olduğu zaman onları ön sıralara toplayıp karanfiller attık üzerlerine ve iki lafın birinde anam, bacım edebiyatı yaptık ama "ananıda al git" demek bize daha çok yakıştı!

"Cennet anaların ayakları altında" diye diye büyütüldük ama anaları hep ayaklarımız altında çiğnedik, ezdik, tepikledik...

14 şubat sevgililer günü ya da anneler gününde bir kaç saat ara verdik ama sonra yine ezmeye devam ettik.

İş verirken bile onları hep düşündük! İş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile bayan eleman aranıyor ilanı vermeyi çok sevdik.

Bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz. Çünkü artık konuşmuyorlar, konuşamıyorlar, konuşturulmuyorlar.

Dini sömüren ve kullanan karanlık zihniyet kendi kadınlarını yetiştiriyor. Susan, itaat eden ve kaybolmuş kadınlar... Kızlar... Hatta çocuklar... Arada vizyon ya da imaj için ortaya "sürülen" kadınlara bakmayın siz onlar da biliyor "kullanıldıklarını" ama artık düzen kurulmuş.

Bu ülkenin kurucusu Atatürk 1930'lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği hakları verdiğinde umutlanmıştık. Çünkü o Atatürk'tü ve Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmamıştı. İhanet edemezdi ve etmemişti de. Ama biz ihanet ettik! Türkiye nereye gidiyor? diye soruyor herkes birbirine.

Oysa cevap ne kadar da açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle karanlığa gidiyor. Hatta koşuyor...

Çünkü kadın yok oluyor, yok ediliyor...
Benim annem, kız kardeşim, sevgili kızım yok oluyor...

Kadını yok olan ülkenin gideceği yol bellidir. Karanlık ve onursuz bir gelecek...

Bu işi planlı yürütenler islami motifler ya da örnekler ile kadının ikinci sınıf konuma gelmesini doğal karşılamamızı bekliyorlar. Bu işe Kuran-ı Kerim'i ortak koşmaları ne acı... Mesela miras hukuku; erkek çocuğa 2 pay, kız çocuğa 1 pay ya da kadının erkeğe itaat etmesini empoze eden garip ayet ya da sureler... Belli ki burada büyük bir istismar var. Çünkü tüm Tanrı'nın kendi yarattığını aşağılaması söz konusu bile olamaz değil mi? Kuran'ı kendi amaçları için yorumlayanlar kadını ikinci plana atmayı çok seviyor olabilir ama biz hiç sevmedik.

Lütfen artık kadınlara beyinleriniz ve gözlerinizle bakmaya başlayın.

Yıldırım Türker

Nesrin dedi ki...

ÇOK SEVİYORUM SEVİLDİĞİME DE İNANIYORUM SENİ DE SEVİYORUM DAHA NE OLSUN DEĞİL Mİ

öykü dedi ki...

sevgı bazen cok canımı acıtsa da
ben de cok sevıyorum

özii dedi ki...

Sevmek verdiği mutluluk kadar acıyı da barındırıyor. Bazen ayrılmaz ikililer. Bu yüzden sevmekten vazgeçmiyoruz galiba.

Mahmutun güncesi dedi ki...

Kendini sevmeyi bilmeyen insan başkasını sevemez.Herşey insanın kendinde bitiyor.
Bizdeki yanlışlık,kendini sevemeden başkasını sevmeye kalkmak oluyor.
Sevmek kelimesi yerine başka kelimede koyabilirsiniz.Mesela barış,umut,dost,v.s.İstediğiniz kelimeyi koyabilirsiniz.O kelimenin siz de karşılığı yoksa başkasında nasıl olabilir ki?