Konu ; Şafak Pavey
Meclıste son yaptığı konuşma, bı cok farklı ınsan tarafından çarpıtılmaya
çalışılsa da güneş balcıkla sıvanmıyor..
Gun gelecek o çarpıtanlara ınananlar da gerceklerın farkına varacak
Er ya da gec..
Turban ın meclıse gırmesı bı zafer havasında kutlandı bazı ınsanlar tarafından
ve adına sonunda özgurluklerımıze kavuşturulduk dendı..
Özgürlük denen kavram sadece kendı dusuncelerınız ıcın mıdır??
Basklarının ozgurlugune bu derecede kayıtsız kalabilmek
hangı özgürlük anlayışına sığar kı?
Safak Pavey meclıs e gırdıgınde pantolon gıyme talebını sunmuştu meclıse
ona karsı çıkan bı erkek mılletvekılının etkısıyle etek gıymek zorunda bırakılmıştı..
Neden özgürlük konusu o zaman da ıslemedı??
sadece kendı dusuncelerıne aıt konular mıdır özgürlük tanınanlar ?
Şafak Pavey ın konuşma metnı bır cok yerde paylaşıldı.. Fıkrını paylaşanlar da cok oldu.
Çarpıtıp karsı duranlar da..
Asagıda... Bu durust cumhurıyet kadınının hayatına daır farklı açılar var.. Onu tam olarak tanıma adına okunması gereken..
....
Tarih 24 Mayıs 1996... Saat: 9:00... Yer: Zürih Tren Garı......
19 yaşında, gencecik, cıvıl cıvıl bir genç kadın, eşiyle beraber bir arkadaşını uğurluyor.
O sırada, 17 yaşında bir çocuğu hızla gelen metronun altından kurtarmak için kendini atıyor. Çocuğu kurtarıyor ancak sol kolu ile sol bacağını kaybediyor.
Tren garında anında yapılan müdahale sırasında bilinci açık olan genç kadın, doktora kol ve bacağı için "Kurtarabilir misin?" diye sorar. "Hayır" yanıtını alınca da "O zaman kalanları kurtaralım, yoksa annem çok üzülür" diyebilecek kadar metanetlidir.
Şafak Pavey, kazada bedeninin neredeyse yarısını kaybetti. Ancak Şafak'ı bu olaydan daha çok etkileyen şey, İngiliz eşi Paul Pavey'in tavrı oldu....
Şafak ile Paul, 1994'te Ankara'da tanıştı. Henüz 17 yaşında bir öğrenci olan Şafak ile Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde konuk sanatçı olarak görev yapan müzisyen Paul birbirlerini çok sevdi. Bir yıl sonra İstanbul'da renkli bir düğünle evlendiler.
Paul, işi nedeniyle İsviçre'ye gidince, genç kadın da büyük aşkının peşinden Zürih'e uçtu. Şafak burada hem sinema-televizyon öğrenimi görüyor, hem de Zürih Çağdaş Tiyatro ve Dans Grubu'nda dans ediyordu.
Başlangıçta her şey güzeldi ancak, Şafak ile Paul'un evliliği araya giren bir başka kadın nedeniyle sarsılmaya başladı. Kazadan sonra ise Şafak'ı büyük bir hüzün bekliyordu.
Paul büyük aşkla evlendiği Türk eşini kazadan sonra sadece bir kez ziyaret etti, bir daha yüzünü bile görmedi. Şafak Pavey, 19 Ocak 1997 tarihli Milliyet Gazetesi'ne kırgınlığını şöyle anlatıyordu:
"Tüm yaşadıklarım bir yana, beni en çok üzen olay bu oldu. Benim ilk aşkımdı. Onun peşinden her yere taşındım. Ama o benim kadar güçlü değilmiş. Buna çok üzüldüm. Tüm olanlara rağmen ondan hiç nefret etmedim"
Şafak ile Paul 1997'de boşandı. Genç kadını büyük aşkının vefasızlığı bile yıkamadı. Sallanarak hareket eden protez bacağına "Johnny Walker", protez koluna da soğuk bulduğu bir Alman ismi olan "Helga" adını taktı. Yoluna devam etti.
London School Economics Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Yüksek Lisans yaptı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği bünyesinde, Orta Avrupa Bölge Sözcülüğü, Engelli Hakları Sözleşmesi Sekreterya Başkanlığı, Cezayir, Sahra, Mısır, Yemen, Suriye, Afganistan, İran ve Lübnan Dış İlişkiler Temsilciliği gibi görevlerde bulundu. Kitaplar yazdı, filmler çekti. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca ve Farsça yetmedi, uluslararası işaret dilini de iyi derecede konuşmayı öğrendi.
2011'de CHP İstanbul Milletvekili olarak Meclis'e girdi. Halen TBMM'nin en aktif ve en sempatik vekillerinden biri. Hayat dolu... Gülmediği bir fotoğrafını bulmak bile zor....
.....
Bu cok güzel ısıgı cok durust cumhurıyet kadınını ayakta alkışlıyorum.
Göremeyenler ıcınde
onemlı degıl dıyorum
sadece ınsallah cok buyuk kayıplar vermeden bu ulke ....
bı gun herkesın gerceklerı gormesını dılıyorum
sevgıler... saygılar.
10 yorum:
Sorun hep o zaten.
Herkes kendi özgürlük alanini düşünüyor. Ben ozgursem herkes özgür. Keske dünya gerçekten öyle bir yer olsaydi
din sıyasete alet olmamalı
en fazla takılınıcak nokta o
donanım
bilgi
zerafet
vizyonun birleştiği
tam bir cumhuriyet kadını
meclisin temiz yüzü
örnek insan
sevgi ve saygıyla eğiliyorum karşısında
Öykü'cüm tam da bu paylaştığın metni facebook ta şimdi okudum. Sonra altındaki 400 küsür yoruma göz atarken biri kazanın aslı ile ilgili şu linki vermiş. Sana da paylaşayım.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25031793.asp
17 yaşında bir çocuğu kurtarma durumu yok yani. Onun hikayesinin de böyle bir gereksiz abartmaya ihtiyacı yok. Zaten hasta bir arkadaşını trene yetiştirmeye çalışırken geçirdi o kazayı. Tam bir yardımsever türk mantığı ile dikkatsiz hareket ettiği için tazminatta alamadı. :(
96 yılı benim hasta annemle birlikte hastahanede geçirdiğim bir yıl. (Mart 97 de vefat etti.) şafak'ın annesi başlarından geçenleri, gün gün bir gazetede yazdı o sıralar.
Annemle hergün okuduk, ( sonra kitap olarak çıkmıştı, var bende )
yani bu olay yeni mi olmuş, sıcağı sıcağına nasıl yazabiliyor diye şaşırdık hatta bir süre.
Fakat gazeteden aldığı ücreti Şafak'ın çok pahalı tedavisinde kullandığını ve kendisinin yazarak rahatladığını filan da yazmıştı.
Neyse o direncini, mücadelesini beğeniyle izliyorum. Ve pantolon konusundaki yapılan saygısızlığı o zaman da çok ayıpladım.
Ama birçokları gibi hala o soyadını kullanmasını sevmiyorum fakat bu kendi tercihi eh bize söz düşmez. :)
Ve organ nakli ( kendine niye kol bacak takdırmadığı ile )ilgili güzel bir açıklması vardı, bunun doğru bir şey olmadığına dair. Bende çok paylaşmıştım. Tıp bu konuda şov yapıp insanları yanıltıyor, ona avrupa da bütün sakıncaları anlatılmış çünkü.
Son söz olarak: ona ve annesine içim hiç ısınmış değil. :)
Bende bir gün, benim ne demek istediğimi sen anlarsın diye umuyorum. :))
Seviyorum seni. :)
:) Gunaydın kedılı teyzem
yolladığın satırları okudum
ve cok samımı bısey söylemek ıstıyorum sana
Hepımızın hayatnda var olan bazı kısıler vardır
Bızı hanı sevıyor takdır edıyor gıbı gözüken
sarılırken güzel sözler söyler gıbı yaparken ısıran
Hanı ben senı cok severım aslında amma
dıye başlayıp ardından bı suru kırıcı sozu sıralayan
bı suru can yakan seyi söyleyen
bu tur davranışların altında yatan duygu
cıddı cekememızlık ve
kıskançlıktır
yenemedıklerı bu duyguları
ıste aynı
yolladığın bu satırların
yazarının yaptığı gıbı dışa vururlar..
ıyıdır aslında amma
hanı severım onu aslında amma gıbı başlarlar cümlelere
var benım de çevremde böyle ınsanlar :)
cok ıyı anlıyorum onların ruh halını
kısacası kedılı teyzem
bu aydınlık duzgun cumhurıyet kadınını ne yaparlarla yapsınlar
karalayamaycaklar
sevgıyle
ve bak
kedılı teyzem bugun ne demıs Bekır coşkun
Bekir Coşkun: Ona Sarılmak İstedim… Bir kadının sevdasına koşarak gideceği ayağını aldığında yazgı…
Sevgilisinin başını koyacağı, bebeğini sallayacağı bacağı gittiğinde… Ve sarılacak kolu elinden alındığında… Ne yapar?..
★ Onu izlemiştim İstanbul’da o gece…
Uzakta oturuyordu, gözlerimizle selamlaşmıştık…
Medyanın küçük kızıydı, salonda hepimiz o kötü kazayı biliyorduk, ama sanki belli etmemeye çalışmıştık…
Ama en çok o yok sayıyordu…
Müzik bittiğinde, kalan elini masanın tahtasına vurarak alkışladı… En etkili alkış ondandı…
★ Yıllar geçti… Siyaset onu çekip aldı…
Önceki gün Şafak Pavey Meclis kürsüsünden konuşurken,
Türkiye dönüp kendi kendine baktı aslında…
Erkekler topluluğunun ikiyüzlülüğü… Kalitesizliği… İlkelliği… Düzenbazlığı… Acımasızlığını gösterdi sol eliyle…
★ Olmayan bir kadın bacağının siyaset erkeğinin zihnindeki yeri ile, örtülmüş bir kadın başının getirisi birbirine karıştı… Birincinin itirazı vardı… İkinciler razıydı sadece…
★ Türkiye’nin başına gelenleri görüp sekiz sene önce meydanlara çıkan cumhuriyet kadınlarının, umudunu yitirmemiş bir temsilcisi son çığlığı atıyordu aslında…
Yine bir kadındı…
Birbirini satan asker erkekler… Birbirini ihbar eden bürokrat erkekler… Birbirini gammazlayan aydın, yazar, çizer erkekler… Birbirinden beter; sinen, tüyen, yanaşan, yamanan, dönek erkekler… Türkiye’nin başına kurşun sıkılmasını seyrederken, bir kadın “adam olmanın” dersini veriyordu oradan… Ona sarılmak istedim…
★ Ve onu dinlerken düşündüm… Evet; bin erkek dostum olacağına, bir kadın dostum olsun… Daha mert… Daha yiğit… Daha yüreklidir kadınlar…
★ Sırtını dayayacaksan bir kadına daya… Elini tutarsa düşmezsin… Cumhuriyet
Canım
Yolladığım satırları derken:
burada yolladığım sadece bir haber, yorum yazmıyor yani.
Kıskançlık konusunu "kibirden küfelik" yazısında yolladığım yazar için diyorsan bilmem de,
Beni kastediyorsan: takdir ettiğim yönleri var, fakat sevmediğim başka yönleri de var. Laf çaktırmıyorum, açık açık söylüyorum. :))
Ben hiiiç biiir siyasiye sarılmak, kucaklamak istemiyorum. Benim de duygularım bu.
Ama seni çok genç, çok tatlı, çok samimi buluyorum ve seviyorum. :)
bunda da ciddiyim.
Bu kadar. :)
kedılı teyzem ben senı anlıyorum ve sevıyorum:)
yolladığın oncekı lınklerı kastetmsıtım
senın fıkırlerının farkındayım
samımıyetının
ıyınıyetının
gecmıste bu konuyla ılgılı sıkıntılar ceken bı ınsan olarak
sıkayetlerının farkındayım
ve ben de senı cok sevıyorum
yasasın kedıler:))
kedılerı seven ınsanlardan kimseye zarar gelmez haksız mıyım:)
sevgıler kedılı teyzeme:)
Serkan Aydemir "Güneş Balçıkla sıvanmaz.." kaydınıza yeni bir yorum yaptı:
Biliyor musun Öykü, ben bu kadına aşığım :D hem bir erkek böyle değerli bir yüreğe nasıl aşık olmaz ki....
Yayınla
Sil
SERKAN yayınlarken yanlışlıkla sılındı ve ben kopyala yapıştır yaptım
bunun ıcın affet lütfen
yorumun ıcın tsk ederım
bu güzel ınsana duyduğun sevgıyı destekliyorum ornek bı ınsan safak pavey
Yorum Gönder